BASINDA BİZ

adnanbastopcu_detay.jpg03.06.2009 OLAY GAZETESİ KÖŞE YAZISI

 

Eğitime ve çevreye adanmış bir hayat Mümin Ceyhan Bursalıların yakından tanıdığı güzel bir ağabeyimiz.

 

Ekseriyet onu Çağdaş Eğitim Kooperatifi (ÇEK) Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan tanır. Bir dönem Yıldırım’da belediye başkan adayı olduğu da sanırım hala belleklerde. Son olarak dostlarıyla yaptığı Küba gezisini, biz yazarları bile kıskandıracak güzellikte kaleme almasından da anımsayanlar çıkacaktır.
Mümin Ceyhan’ın biz ölümlü fanilerden mühim bir farkı da, Hamamlıkızık’taki çiftliği. Sürekli kulağıma geliyordu bu çiftliğin methi ama, kolaçan etme şansım nedense bugüne kadar nasip olmamıştı.
Evet, Mümin Ağabey’in bir çiftliği var! Çiftliğinde tavukları ve horozları var! (dı ama yakın geçmişte yaşanan kanatlı itlafından kurtaramadılar canlarını) Olsun, sülünleri var, alabalıkları var, kuzusu var, köpekleri var, tavşanları var, güvercinleri var, hatta tavus kuşları bile var. (Eminim unuttuğum birkaç hayvan türü daha var.) Bu kadar hayvan saydık diye çiftliği ‘Hayvanat Bahçesi’ sanmayın sakın. Hayvanlar çiftliğin küçük bir bölümü sadece.
Çiftliğin asıl ve önemli varlığı, kimi yerden bitme henüz bebek, kimi görmüş geçirmiş çeyrek asrı geride bırakmış şahane ağaçları!
Aklınıza gelecek, gelebilecek bütün meyve ağaçları, nar, cennet meyvesi, elma, dut, armut, bütün çam türleri, çiçeğin meyvenin envai çeşidi gözünüzün önünde.
Özetle yeşilin her tonu egemen bahçede. Bir tür arboretum! Orta çapta bir botanik bahçesi. (O kadar ki, kur buraya Ziraat Fakültesi’ni, öğrenciye gösteremeyeceğin ağaç yok gibi. )
Çiftlik kısaca, olabildiğince hayvanat, epeyce de nebatattan ibaret!..
Ama özümü en çok ilgilendiren konu, çiftliğin halka açık oluşuydu!
Halka açık dediysek, her önüne gelen dalıyor sanılmasın. (Gerçi önüne gelenin daldığı da bir vaka ama) Mümin Ağabey’i (Veya pek sevgili eşi ve çocuklarını) uzaktan yakından, kıyıdan köşeden bir yerlerden tanıyorsanız, bu, piknik sepetini hazırladığınız gibi, soluğu Çiftlik’te almanız için yeterli sebep. Bugüne kadar kimseye ‘niye geldiniz, kimden izin aldınız?’ sorusu sorulmayan Çiftlik’te, geçen pazar günü harika bir öğlen sonrası geçirdik. (Öğlen sonrası ama neredeyse geceye sarkacaktı!)
Çiftliğin en tuttuğum tarafı, ağaçlardaki meyvelere ‘ruhsatsız’ dalınması. Yani izinsiz yiyebiliyorsunuz, midenizin alabileceği kadarını.
Tek kural var sadece: Yiyebileceğin kadar ye, ama asla toplayıp götürmeye kalkma!
Senden sonra geleceklerin hakkını gasp etme, manasında.
Bunları yazdım diye, bu pazar hemen orada almayın soluğu! Çünkü pazar günü çiftlik dolu.
Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin geleneksel pikniği yapılacak Çiftlik’te.
***
Gelelim bütün bunları niye kaleme aldığım hususuna?
Efendim, elbette yazarın, yeşilin bütün tonları gözlerinin önünde ve de elle koparma mesafesindeki meyvelerin arasında; nefis bir pazar günü geçirmiş olması, okurun çok umurunda olmamalı.
Ve fakat...
Bu yazıyı doğru okuyan herkes, sanırım, ikinci tür bir zenginlik olduğunu anlatmaya çalıştığımı çakmışlardır.
Birinci zenginlik malum: Paralar istif edilecek, 4X4’lerde gezilecek, tercihen mutena bir semtte, müstakil bir villa tedarik edilecek, havuzlu olmasına itina gösterilecek, okumayla-yazmayla kültürle-sanatla pek alaka kurulmayacak, toplum ve eğitim gibi konular yerine, kişisel bakım ve kişisel... (Uzatmadan kesiyorum burada, çünkü ne yazsam hava-cıva...)
İkinci zenginlik ise, yazıda söz etmeye çalıştığım türden bir zenginlik. Mümin Ceyhan’ın kurduğu bu model gibi örneğin. Öncelikle memleketin asıl ihtiyacının eğitim olduğunu saptamış bir aydın var karşımızda. Mesaisinin çoğunu bu konuya ayırmış. Akabinde, Hamamlıkızık’ta kurduğu bu çiftlikle, gezegenin diğer ortaklarına da (hayvanlar, bitkiler) yer ve değer verilmesi gerektiğini hepimize, adeta uygulamalı anlatan.
‘Eğitim şart’ demekten öteye geçmeyenlere, taşın altına elini sokmak gerektiğini arkadaşları ile birlikte kanıtlayan. Karanlığa küfretmektense mum yakmayı tercih eden.
Eğitim konusundan arta kalan zamanlarında, kel ve çorak bir alanı alıp, olabildiğince çok hayvan ve bitki için yaşam ve güzellik alanı haline getiren. Şairin dediği ‘Güzellik kurtaracak dünyayı’ şiarını kendi çapında hayata geçiren.
İşte Mümin Ceyhan böyle biri.
‘Başka türlü bir zenginlik daha var’ diye düşünenler için model kişi.
NOT: Çiftliğin sanırım bir ismi yoktu. Girişte bir tabelaya yazılsın diye değil, yazıya hoşluk katsın diye şimdi uydurdum bu ismi: Sormagir Çiftliği...